Yapay zekâ ile oluşturulan sahte içeriklerin delil niteliği - Real Hukuk Bürosu

Gelişen teknoloji ile birlikte yapay zekâ destekli görüntü, video, ses ve metin üretim araçları günlük hayatın bir parçası hâline gelmiştir. Özellikle deepfake türü sahte videolar, manipüle edilmiş ses kayıtları ve gerçekte hiç yaşanmamış konuşmaların üretilmesi, ceza ve hukuk yargılamalarında delil güvenliği açısından ciddi tartışmaları beraberinde getirmektedir. Bu tür sahte içeriklerin delil olarak kullanılıp kullanılamayacağı, hangi şartlarda hükme esas alınabileceği ve sahte delil üretmenin sorumluluğu güncel hukuki gündemin önemli konularındandır.

Bu makalede, yapay zekâ ile oluşturulan sahte içeriklerin Türk hukukunda delil niteliği, değerlendirme kriterleri ve tarafların dikkat etmesi gereken hususlar ele alınmaktadır.

1. Yapay Zekâ ile Oluşturulan Sahte İçerik Nedir?

Yapay zekâ ile oluşturulan sahte içerik; gerçekte var olmayan, ancak gerçekmiş izlenimi veren görüntü, video, ses veya metin kayıtlarını ifade eder. Örneğin;

  • Bir kişinin hiç söylemediği sözleri söylüyormuş gibi gösteren deepfake videolar,
  • Ses klonlama teknolojisi ile üretilmiş sahte telefon konuşmaları,
  • Görüntü düzenleme araçlarıyla oluşturulan manipüle edilmiş fotoğraflar,
  • Yapay zekâ tarafından yazılmış ve gerçekte yaşanmamış olaylara dayanan yazışmalar

bu kapsamdadır. Bu içerikler, ilk bakışta ayırt edilmesi güç bir gerçeklik algısı yarattığından, yargılamada delil serbestisi ve delilin güvenilirliği ilkelerini doğrudan etkilemektedir.

 

2. Türk Hukukunda Delil Serbestisi ve Temel İlkeler

Türk hukukunda genel ilke olarak delil serbestisi kabul edilmiştir. Hukuk ve ceza yargılamalarında hâkim, olayın aydınlatılması için her türlü delili serbestçe takdir edebilir. Ancak bu serbesti sınırsız değildir. Delilin;

  • Hukuka uygun şekilde elde edilmiş olması,
  • Güvenilir ve inandırıcı nitelik taşıması,
  • Diğer delillerle birlikte tutarlı bir bütün oluşturması

temel şarttır. Yapay zekâ ile üretilen sahte içerikler bakımından en çok tartışılan noktalar, güvenilirlik ve gerçeklik ispatıdır.

3. Yapay Zekâ Ürünü İçeriklerin Delil Olarak Sunulması

Bir taraf, yapay zekâ ile üretilmiş bir içeriği karşı tarafın aleyhine delil olarak sunabileceği gibi, gerçekte yaşanmış bir olayı ispat etmek için sunduğu delilin sahte olduğu iddia edildiğinde de bu tartışma gündeme gelir. Bu durumda;

  • Delili ileri süren taraf, delilin gerçekliği ve doğruluğunu ispatla yükümlüdür.
  • Delilin sahte olduğunu iddia eden taraf ise, sahteciliği gösteren karşı deliller sunabilir.

Hâkim, delilin tek başına hükme esas alınıp alınamayacağını değerlendirirken, yapay zekâ teknolojisi kullanılarak kolayca manipüle edilebildiği gerçeğini göz ardı edemez. Bu nedenle yapay zekâ ürünü içerikler çoğunlukla destekleyici delil niteliğinde değerlendirilmekte ve tek başına yeterli görülmemektedir.

4. Hukuka Uygunluk, Gizlilik ve Kişilik Haklarının Korunması

Bir içeriğin delil olarak kullanılabilmesi için yalnızca gerçek olması değil, aynı zamanda hukuka uygun şekilde elde edilmiş olması gerekir. Örneğin;

  • Kişinin özel hayatına gizlice sızılarak alınan kayıtlar,
  • İzinsiz biçimde dinleme veya izleme yoluyla elde edilen görüntü ve sesler,
  • Gizli hesapların hukuka aykırı yollarla ele geçirilmesi

durumunda içerik gerçek olsa bile, hukuka aykırı elde edildiği için delil niteliği tartışmalı hâle gelir. Yapay zekâ ile üretilmiş sahte içeriklerin yayılması ise ayrıca kişilik haklarının ihlali, özel hayatın gizliliği ve hatta bazı durumlarda hakaret veya iftira hükümleri kapsamında sorumluluk doğurabilir.

5. Deepfake ve Sahte İçeriklerin Tespiti: Bilirkişi ve Adli Bilişim İncelemesi

Yapay zekâ ile üretilmiş içeriklerin gerçek olup olmadığının tespiti çoğu zaman teknik bilgi gerektirir. Bu nedenle mahkemeler;

  • Adli bilişim uzmanlarından bilirkişi raporu talep edebilir,
  • Görüntü ve ses kayıtlarının meta verilerini, sıkıştırma izlerini ve düzenleme izlerini inceletebilir,
  • Delilin üretildiği iddia edilen cihazların ve hesapların kayıtlarını araştırabilir.

Bilirkişi incelemesi sonucunda, içeriğin yapay zekâ ile üretildiği veya üzerinde ağır manipülasyon yapıldığı saptanırsa, bu delilin güvenilirliği ciddi şekilde sarsılmış sayılır.

6. Sahte Delil Üretmenin Cezai Boyutu

Yapay zekâ kullanılarak bir kişi hakkında sahte delil üretilmesi ve bu delilin yargılama makamlarına sunulması, yalnızca hukukî değil aynı zamanda cezai sorumluluk da doğurabilir. Bu kapsamda;

  • Gerçeğe aykırı isnatlarla kişiyi suçlu göstermeye yönelik sahte içerikler iftira suçunu,
  • Resmî veya özel belgede sahtecilik amacıyla düzenlenen görsel ve metinler sahtecilik suçlarını,
  • Yargılamayı etkilemek üzere sahte delil sunulması ise farklı suç tiplerini

gündeme getirebilir. Dolayısıyla yapay zekâ teknolojisi, hukuki hak arama özgürlüğünün bir aracı değil, kötüye kullanım hâlinde ağır cezai sonuçlar doğuran bir suistimal aracı hâline gelebilir.

7. Hâkimin Değerlendirme Kriterleri

Yapay zekâ ile oluşturulmuş içeriklerin delil niteliği değerlendirilirken hâkim;

  • Delilin elde edilme sürecini ve teknik altyapısını,
  • Diğer delillerle olan uyum ve tutarlılığını,
  • Tarafların beyanları ve dosya kapsamındaki tüm olguları,
  • Bilirkişi raporlarını ve adli bilişim bulgularını

birlikte değerlendirir. Yapay zekâ ürünlerinin kolayca manipüle edilebilmesi nedeniyle, bu tür deliller genellikle tek başına değil, yardımcı delil olarak kabul edilir ve başka delillerle desteklenmesi aranır.

8. Sonuç ve Uygulamada Dikkat Edilmesi Gerekenler

Yapay zekâ ile oluşturulan sahte içerikler, hem bireyler hem de kurumlar açısından ciddi itibar ve hak kayıplarına yol açabilecek niteliktedir. Bu nedenle;

  • Herhangi bir ses, görüntü veya metin kaydına dayanarak işlem yapmadan önce içeriğin kaynağı ve güvenilirliği sorgulanmalı,
  • Yargılama sürecinde bu tür delillere ihtiyatla yaklaşılmalı,
  • Şüpheli görülen kayıtlar için mutlaka adli bilişim incelemesi talep edilmeli,
  • Sahte içeriklerle karşılaşan kişiler zaman kaybetmeden değerlendirmelidir.

Sonuç olarak, yapay zekâ teknolojisi hukuki süreçleri tamamen dışlayan bir tehdit değil; doğru değerlendirildiğinde, adli bilişim teknikleriyle birlikte gerçeğin ortaya çıkarılmasına yardımcı olabilecek bir araçtır. Ancak sahte içerik üretimi ve yayılması, kişilik hakları ve adil yargılanma hakkı bakımından ciddi riskler barındırdığından, bu alanda hem yargı mercilerinin hem de bireylerin bilinçli hareket etmesi büyük önem taşımaktadır.

📅 Hafta içi 09:00–18:00
Hafta sonu randevu ile
📩 WhatsApp İletişim
WhatsApp Whatsapp